|
Her ne kadar ateşlerin (Koç, Aslan, Yay) lideri olsalar bile, “Kral” olmaları zordur. Daha doğrusu “Kral” olmaktan hoşlanmazlar. Yani oturdukları “taht”tan sağa sola emirler vererek liderlik yapmayı sevmezler.
Bir Koç daima komutan olmak ister. Ordunun başında askerleriyle birlikte savaş hattında savaşacaktır. Bir fiil ön saflarda yer alacaktır. Perde arkasından idare etmeyi zaman zaman düşünse bile dayanamaz ve öne fırlar.
İçlerindeki ateşin dayanılmaz şiddeti Koçlar’ı gerçek bir savaşçı yapar. Sanki savaşmak için yaratılmıştır. Oturmak, izlemek ve gözlemek ona göre değildir. O her türlü tecrübeyi bizzat denemek ister. Ve dener.
KENDİSİNE İNANIR
Üstelik önüne çıkan hemen her şeye gözü kapalı atlayabilir. Tabii ki, kararsızlıkları, sorgulamaları, harekete geçmeden önce (iyi olup olmayacağı) çeşitli düşünceleri vardır. Fakat, bu hali hiçbir zaman uzun sürmez. Ve harekete geçer. Çünkü, iyi olacağından emindir.
Evet, Koçların saflık derecesinde iyimser oldukları söylenebilir. Çünkü, kendisine inanır. Her şeyi mükemmel yapacağına, başaramayacağı hiçbir şeyin olmadığına inanır. Bu inanç, fazla düşünmeden, yapıp yapamayacağını sorgulamadan harekete geçmesine neden olur. Tabii işler her zaman beklendiği gibi yürümez.
Büyük bir heyecan ve enerjiyle harekete geçtikten sonra karşısına çıkan terslikler, aksaklıklar onu durdurur. Bir süre karışıklıkları düzeltmek için mücadele eder. Fakat, bakar ki, hiç de beklediği gibi olmuyor. O zaman ısrar etmez.
SABRI YOKTUR
Belki uğraşsa, didinse olacak. Fakat, hiçbir zaman bir Koç’un sabrı öyle uzun uzun mücadele edebilmesine yetecek kadar engin değildir.
O her şeyin bir an önce olup bitmesini ister. Günlerce, aylarca aynı yerde, aynı biçimde duramaz. Bekleyemez. Ve o ilk andaki, kolları sıvayıp giriştiği sırada duyduğu heyecan yavaş yavaş azalır ve bir süre sonra tamamen söner. Artık bu konu ilgisini çekmez. Ve oradan uzaklaşır. Hem de kazancını ve kaybını düşünmeden.
Evet, Koçlar hemen her konuda böylesine heyecanla, arzuyla davranır ve istekleri bittiği anda da hemen vazgeçerler. Hem de her şeyden vazgeçebilirler. Hatta aşklarından bile…
Bir Koç aşık olduğu zaman bütün hücreleriyle sever. Sevdiği için yapmayacağı şey yoktur. Aklından geçen, içinden yükselen ne varsa, bunların hepsini ortaya koyar.
Sizi aşkıyla öyle bir sarıp sarmalar, öyle bir şımartır ki, kendinizi tamamen kaybedebilirsiniz. Tabii bu sırada sizin hoşunuza gidip gitmeyeceğini fazla düşünmeden de davranabilir.
Öyle yoğun ve zaptedilmez duygular içine girebilir ki, bunları kontrol etmesi gerektiğini bile düşünmez. Zaten denetlemeye çalışsa da kontrol etmesi mümkün değildir.
ŞİDDETLİ DUYGULAR
Böylesine şiddetli duygular hissettiği kişinin de kendisine istediği gibi davranmasını bekler. Beklentilerini söyleyebilir ya da söyleme ihtiyacı bile duymaz. Nasıl olsa öyle olacaktır.
Şayet beklentileriyle karşılaşmayacak olursa, bir süre uğraşır. İstediği şekle sokmaya çalışır. Sevdiğini olduğu gibi kabul etmek ve onun her halini sevmek yerine, istediği gibi olsun ister ve tabii olmaz.
Bunun sonucunda giderek arzusu ve heyecanı sönmeye başlar ve bir gün aşık olmadığını anlar. Üstelik bu durum hiç de uzun sürmez. Aşık olması da aşkının bitmesi de yıldırım hızıyla gerçekleşir. Birdenbire aşık olur, birdenbire vazgeçer ve hemen ardından aşık olabileceği başka birini aramaya başlar ve fazla aramasına da gerek kalmaz.
İNCE HESAPLARI YOKTUR
Onun bu tavrı aslında maymun iştahlılıktan kaynaklanmaz. Ya da ortaya koyduğu aşkın aldatıcı olması da değildir. Davranışları son derece içten, samimi ve doğaldır. Hissettiği gibi davranır. Ve hisleri yangın alevi gibidir.
Fakat, tıpkı yangının sönmesi gibi Koç’un aşkı da sönebilir. Ona nasıl davranacağınızı bilirseniz, yangının ateşini sürekli besleyebilirsiniz. Üstelik bu hiç de zor değildir. Çünkü, Koçlar kendilerini gizlemez ve ne istediklerini saklamazlar.
Aşk konusundaki davranışlarını günlük yaşamlarında, iş hayatındaki ilişkilerinde de görebilirsiniz.
Gözlerinizin içine doğrudan bakar ve hiçbir ince hesap yapmadan, oyuna kalkışmadan demek istediklerini dümdüz söyleyiverir.
Tabii alçak gönüllü ve hoş görülü de değildir. O, yaptığı işin en iyisini yaptığını düşünür. Ve en üst mevkide olmak ister. İstediğinin dışında bir yerlerde bulunuyorsa, işte o zaman mutsuz ve sessiz olacaktır.
Ancak, bu durumu hiç de uzun sürmeyecektir. Zira bir Koç, uzun süreli depresyonlara girip de hayatı kendine karartmaz. Bütün diğer ateş burçları gibi sonsuz bir yaşam enerjisine sahiptir. Kendisini en hızlı biçimde içine girdiği karamsarlık kuyusundan çekip çıkartır. Güçlü egosu ve iyimserliğinin yardımıyla içinden çıkamayacağı bunalım yok gibidir.
BAŞINI KORUMALI
Koç Burcu vücutta “baş”ı idare ettiği için hem en güçlü, hem de en zayıf organı kafalarıdır. Başını ya da yüzünü yaralama ihtimali yüksektir. Tabii bu arada zaman zaman ortaya çıkan baş ağrılarını da unutmamak gerek.
Aslında sabırsız, telaşlı ve ihmalkar davranmayacak olursa, Koçlar’ın son derece kuvvetli bir bünyeleri vardır. Kolay kolay hastalanmazlar. Hatta yüksek ateşe (Aslan ve Yaylar hariç) pek kimsenin dayanamayacağı kadar fazla dayanırlar.
Şayet bir Koç sessiz sedasız yatağının yolunu tuttuysa, bilin ki, gerçekten çok hastadır. Yoksa, kolay kolay yatağa yatıramazsınız.
Bir Koç’un hasta olması ise, istese de kontrol edemediği öfkesi, hayal kırıklığı ve sabırsızlığı sonucu ortaya çıkar. İlerleyen yaşıyla birlikte olgunlaşan Koçlar’ın zamanla kendilerini kontrol etmeye başlamaları ve bununla birlikte sağlıklarının da daha güçlendiği görülür.