Namaza
meyli olmayanın kulağı ezanda olmaz.
Müslümanların günde beş kez yapmaları dince
buyurulan ve dua okuyarak kıyam, rükû, sücut,
kuut denilen beden durumlarını, kuralınca
tekrarlayarak Yüce Allah`a edilen bir ibadettir
namaz. Buna salât da denir. Namaza çağrı işareti
de ezandır. Namazı gerçekten kendine bir görev
bilmiş olanlar, onun vaktini dört gözle
beklerler ve onun çağrı işareti olan ezana da
kulak verirler. Namaz ve ezan arasındaki bu
ilişkiden hareketle, atasözü şu anlamı vermek
için söylenir: Kişi bir işin esasıyla
ilgileniyor ve ona karşı istek duyuyorsa, o
şeyin ayrıntılarıyla da ilgilenir; istemiyor ve
ilgilenmiyorsa ayrıntılarıyla da uğraşmaz.
Ne doğrarsan aşına, o çıkar kaşığına.
Kişi, çalışma miktarına ve biçimine göre
karşılık görür. Çok ve iyi çalışan iyi, az ve
kötü çalışan da kötü sonuçla karşılaşır. Elde
edilen verimin iyi veya kötü olmasında niyetin
rolü de büyüktür.
Ne ekersen onu biçersin.
Nasıl davranırsan öyle karşılık görürsün. Birine
kötülük yapan ondan kötülük, iyilik yapan da
iyilik görür.
Ne karanlıkta yat, ne kara düş gör.
İleride zarara uğrayıp üzülmek istemiyorsan,
karşına çıkabilecek tehlikelere karşı şimdiden
tedbir al. Bk. “Korkulu rüya görmekten...”
Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli.
Kişi ummadığı bir duruma ulaşabilir, varlıklı ve
başarılı olabilir. Bu duruma ulaşan kimse çok
şımarmamalı, sağında solunda bulunan kimseleri
küçük görmemeli, bu durumun sürüp gideceğini
düşünmemelidir. Yarın elinde olanı, bulunduğu
konumu kaybedeceğini ve kötü duruma düşeceğini
de hesaba katmalıdır.
Nerde birlik, orda dirlik.
Hangi yerde, toplumda duygu, düşünce ve inanç
birliği varsa dirlik ve düzenlik de oradadır.
Orada insanlar mutlu, huzurlu, başarılı ve
uyumlu bir hayat sürerler.
Nerde hareket, orda bereket.
Hareket olan yerde bolluk olur. Çünkü orada
devamlı iş, çalışma ve üretim vardır. Üretimin
olduğu yerde de yokluktan değil, bolluktan söz
edilir ancak.
Ne verirsen elinle, o gider seninle.
Yaşadığı sürece yoksula, yetime, yolda kalmışa
yardım eden, onları doyurup giydiren ve gözeten
kimse, bunların karşılığını öbür dünyada
alacaktır. Hatta Yüce Allah, ona kat kat
fazlasıyla verecektir.
Ne yavuz (azgın) ol asıl, ne yavaş (şaşkın,
miskin) ol basıl.
Sertlikten kaçın, ona buna saldırıp kimseyi
ezme, yoksa seni kötü biçimde cezalandırırlar.
Çok sessiz, uyuşuk, pısırık, korkak ve yumuşak
da olma; yoksa seni hırpalayıp ezerler. İkisinin
ortası bir yol izle.
Nikâhta keramet vardır.
Nikâh evlenenleri
sevgi bağıyla bağlar. Daha önce tanışmadan
evlenenler, evlendikten sonra anlaşır ve
birbirlerini severler. Bekâr durmaktansa
evlenmek yeğdir.
Nisan yağmuru altın araba, gümüş tekerlek.
Bk. “Mart`ta yağmaz, Nisan`da dinmezse...”
Niyet hayır, akıbet hayır (selâmet).
Bir şeyin yapılması önceden iyi niyetle istenip
düşünülmüşse, o şeyin sonu hayırlı olur. Kötü
niyetle yapılan işten hayır gelmez |
|